Dünya değişiyor, elbette sağlık sektörü de. Artan nüfus ve hasta sayısı, mevcut durumun daha verimli hâle getirilmesini de zorunlu kılıyor. Bu alandaki bir durum değerlendirilmesi Almanya?da Münih Teknik Üniversitesi?nde gerçekleştirildi. Konularında uzman beş ismin bir araya geldiği yuvarlak masa toplantısında sektörün durumu ele alınırken geleceğe yönelik beklentiler de paylaşıldı…
Görüntüleme dünyasında son yılların ilgiyle izlenen gelişmelerinden biri, farklı görüntüleme modalitelerinin bir araya gelerek oluşturdukları sinerjik yaklaşımlar.
Teknoloji, insanlığa her alanda yardımcı oluyor. Teknolojideki son ve hayatı kolaylaştıran trendlerden biri ise kuşkusuz bulut bilişim. Bulut bilişim, ilk etapta ismiyle yalnızca bilişim sektörünün ihtiyaçları için tasarlanmış gibi dursa da, teknolojiye ihtiyaç duyan tüm sektörlerin kullanabileceği bir çözüm haline gelmiş durumda.
Sağlık sektörü, her ülkede olduğu gibi ülkemizde de giderek gelişiyor. Yapılan yatırımların sayısı hızla artarken buna paralel teknoloji kullanımı da gelişiyor. Peki teknoloji, sağlık sektörü temsilcileri tarafından ne yoğunlukla kullanılıyor? Bu sorunun yanıtını aramadan önce gelin, Türkiye?de sağlık sektörünün gelişimine bir göz atalım…
İnsan hayatı, tarihin tüm dönemlerinde önemini kaybetmeyen bir tanım olarak karşımıza çıkmakta. Hastaların tedavi yöntemleri ise zaman içinde sürekli değişti ve gelişti. Yakın geçmişi baz aldığımızda sağlık sektörünün, hasta tedavi olmak için doktora gittiğinde devreye giren bir yapıya sahip olduğunu görüyoruz. Bu yapının günümüzde büyük ölçüde kendini muhafaza ettiğini de söyleyebiliriz. Ama artık bu yapı, teknolojinin de etkisiyle değişiyor. Bugün reaktif olarak tanımlayabileceğimiz kişisel sağlık hizmeti yavaş yavaş geleceği tahmin eden, proaktif bir yapıya bürünmeye başlıyor.
Önce geçmiş ve bugündeki yapıya bakalım. Bir kişinin doktorla, hastaneyle olan ilişkisi kendisinde bir rahatsızlık hissettiğinde ya da yakınları tarafından yönlendirildiğinde başlıyor. Hastaya, muayene ve kontrollerin ardından teşhis konuluyor ve bu teşhis sonrasında tedavi sürecine başlanılıyor. Hastalığın tipine ve ne kadar ilerlediğine bağlı olarak da tedaviler uygulanmaya başlanıyor. Ancak bu, hastalığın tedavisinin her zaman başarıyla sonuçlanmasının önünde bir engel olarak karşımıza çıkıyor. Hastalığın geç teşhis edilmesi, kişinin geçmişindeki rahatsızlıklarının bilinmemesi nedeniyle sonuç her zaman olumlu olmayabiliyor.
Günümüzde bu durum, gelişen teknolojinin de yardımıyla bir nebze olsun azaltılmış olsa da dünyanın her bölgesi için geçerlidir yorumunu yapmak pek mümkün değil. Evet, maliyetler düşürülüyor, kalite kontrol edilebiliyor, ürünlerin entegrasyonu ve hastanın bakımı daha doğru bir şekilde yapılabiliyor, ancak kişiye özgü tedavinin tam anlamıyla kullanılabilir olmaması nedeniyle sağlık sektöründe alınması gereken uzun bir yol da bulunuyor.
Bu iki dönemin ardından geleceğe daha umutlu bakmamızı sağlayan etkenler de yok değil. Sağlık hizmetlerinde üçüncü dönem diyebileceğimiz bu yapı, eksikliği hissedilen kişiye özgü tedavinin kapılarını ardına kadar açıyor. Yeni dönemde hastalarla ilgili tüm bilgiler, teknolojinin de yardımıyla bir veri ambarında tutulabiliyor. Özel yazılımlar, bu veri ambarlarındaki bilgileri değerlendirerek hastaya özel ilaç ve tıbbi çözüm kullanımını sağlamaya hazırlanıyor. Hasta, tedavisine teşhisin konulduğu yerden binlerce kilometre uzakta başlasa bile hakkındaki verilere her istenildiği an ulaşılabiliyor. Erken teşhis ile teşhis ve tedavinin birleşmesi süreci kısaltırken doğru yöntemlerin uygulanması başarı oranını ve verimliliği yükseltiyor.
Geleceğin fotoğrafına baktığımızda, bugüne kadar uygulanan reaktif yapının yerini proaktif yapıya bırakacağını, hatta bırakmaya başladığını görebiliyoruz. Veri ambarlarında tutulan veriler doğru bir analizle kişide henüz hastalık ortaya çıkmadan yaşanabilecekleri öngörüyor. Teknolojinin sağlık sektörüne hediyelerinden biri olan veri madenciliği, sadece kişiye özgü tedavide değil, bir bölgede ya da ülkede yaşanabilecek kronik rahatsızlıklar ile sık karşılaşılan hastalıkların analizinde de büyük önem taşıyor.
Geleceğin fotoğraf karelerinde önemli bir pay da moleküler tıp alanında yaşanıyor. Her geçen gün geliştirilen tekniklerle moleküler tıp daha yoğun kullanılıyor, kullanılmakla kalmayıp daha etkin bir tedavi yolu olarak dikkat çekiyor. Hem veri madenciliği üzerinden kişiye özgü tedavilerin kullanımı hem de moleküler tıp günümüzde faal olan yöntemler. Geleceğin fotoğraf karesinde göründükleri alan ise her geçen gün daha da büyüyor…
Teknolojinin sağlık sektörüne olan etkisi her geçen gün artıyor. Bu katkının en dikkat çekenlerinden biri ise yeni geliştirilen görüntüleme teknikleri. Bu teknikler, özellikle kanserle mücadelede erken teşhisi sağlama açısından önemli bir rol oynuyor.
Kanserin oluşumu vücudumuzdaki kötü huylu tümörlerin yayılmasıyla paralellik taşır. İşte geliştirilen her yeni görüntüleme tekniği, bu tümörlerin daha erken tespit edilmesini, dolayısıyla sağlığımıza olan etkisinin daha az olduğu bir konumda tedavi edilebilmesini sağlamaktadır.
Yeni görüntüleme tekniklerinden biri olan hibrid görüntüleme bilgisayarlı tomografi ve nükleer tıptaki görüntülemenin birleşimi olarak tanımlanabilir. Siemens?in Biograph Molecular CT?si (mCT) bu alanda önde gelen örneklerden biridir. Burada vücudun tamamını tarayan bir tarayıcı olan Biograph, pozitron emisyon tomografisini (PET), üç boyutlu bilgisayarlı tomografinin X ışını görüntüleriyle birleştiriyor. PET taraması, hafif bir radyoaktif iz sürücü olan F-18 FDG?nin konsantrasyonunu ölçüyor. Radyoaktif iz sürücüler, tümörlerin etrafında yoğunlaşır. Glikoz metabolizması süreci boyunca F-18 parçalanarak daha sonra PET ünitesi tarafından algılanan ve bir görüntüye çevrilen fotonlara dönüşen pozitronlar yayar. CT ünitesi ise vücudun incelenen kısmının yüksek çözünürlüklü 3 boyutlu X ışını görüntülerini üretir. Tüm bu süreç, tümörlerin yerlerini ve boyutlarını gösteren bir görüntünün karşımıza çıkmasıyla sonuçlanır.
İlk olarak 2009 yılında uygulanmaya başlanan bu yöntem hem dünyada hem de ülkemizde yaygınlığını arttırıyor. Tümörün bulunduğu konumun ve boyutunun ortaya çıkması, kanserle mücadelede en önemli kriterlerden biri olan erken teşhisin kapılarını bize açıyor. Tümörün daha erken tespit edilebilmesi ise tedaviye daha erken başlanmasını sağlıyor. Böylece hem kanserin tedavi süreci kısalıyor hem de maliyeti son derece pahalı olan kanser tedavilerinin maliyeti düşürülebiliyor. Sektörün ortak görüşü, günümüzde akciğer, kalın bağırsak, deri, lenf bezi, meme ve tiroid tümörlerinin sorgulanmasında hibrid görüntülemenin önümüzdeki yıllarda daha yaygın olarak karşımıza çıkacağı yönünde…
Teknolojinin sağlık sektörüne önemli katkılarından biri olan yeni görüntüleme tekniklerine ilerleyen tarihlerde yeniden değineceğiz.
Siemens’in Yeşil+Hastane Hizmeti enerji tasarrufu ve daha düşük emisyon salımı sağlarken hastanelerin etkinliğini en üst düzeye çıkarmaları için iş akışlarını ölçüyor ve düzenliyor.
Sağlık sektörünün dünyadaki en büyük Tedarikçilerinden biri olan Siemens tarafından Geliştirilen ve günümüzde önemli bir referans noktası haline gelen Yeşil + Hastane Yaklaşımını Siemens Türkiye Sağlık Sektörü Lideri Ufuk EREN Anlattı. Siemens AG Klinik Ürünler Bölümü Merkez Doğu Avrupa Ve Rusya-Merkez Asya Rusya Bölge Lideri Olarak 26 Ülkeden Sorumlu olan ayrıca TÜSİAD Sağlık Çalışma Grubu İcra Kurulu Başkanlığını Yürüten Eren, Yeşil + Hastane Yaklaşımını Üç ayrı bileşeni bulunduğunu söyledi Eren Sözlerini şöyle Sürdürdü; ?Bu bileşenleri Çevrecilik Verimlilik Ve Kalite Olarak Sıralamak mümkün. Siemens Sağlık?ın ?Çevrecilik? Bileşenini; sağlık sunucularının daha az enerji Tüketmesini sağlayan bina alt yapılarının kurulması ve enerji tasarrufuna imkan veren yeni kuşak manyetik rezonans ve bilgisayarlı tomografi görüntüleme sistemleri ile karbon salımının azaltılmasını sağlayan çözümler olarak tanımlıyoruz. Sağlıkta IT?nın yaygın kullanımı kâğıt, film ve arşivleme işlemlerini azaltmasıyla dikkat çekerken çevreye olan etkiyi düşürmenin yanında kaynakların doğru kullanılmasıyla maliyetlerin düşmesini de engelliyor.
Siemens Sağlık?ın ?Verimlilik? Bileşeni; Yeni kurulan işletme ve kurumların başlangıçta daha hızlı ilerleyebilmesi fırsatını sunarken mevcut sistemlerin de daha verimli kullanılabilmesinin yolunu açıyor. Klinik iş akışları ile klinik harici tüm operasyonların süreç bazlı prosesleri bu bileşenle tanımlanırken, ekipmanların doğru planlamayla kullanımını ve sağlık IT altyapısı ile tüm sistemlerin birbiriyle entegrasyon sağlıyor. Sürdürülen bu süreç, Tüm klinik iş süreçlerinin optimizasyonunda zaman, yer ve maliyet tasarrufu sağlayarak verimliliğin artmasını sağlıyor.Sürdürülebilirlik yaklaşımına sahip hastanede önemli konulardan biri de çevreci ve ekonomik olmanın yanında hasta bakımında kalitenin korunmasıdır.Siemens Sağlık?ın ?Kalite? bileşeni ; hasta süreçlerinin ve bilgilerinin doğru tanımlanması,güvenli bir şekilde saklanması , gereğinde de bilgilerinin kolaylıkla ulaşılabilmesi doğru ve hızlı bir teşhis ve tedavi süreçleri için büyük önem taşır.?
Başlıkta kullandığım cümleyi aslında hemen her sektöre uygulamak mümkün. Günümüz koşullarında artık müşteriler her şeyin ötesinde. Bu yüzden satılan ürünler kadar verilen hizmetler ve servis kalitesi de sorgulanır durumda. Ayrıca ilk satın almada da bu faktörler önemli birer bileşen haline geldi. Artık hesaplamalar sadece ilk satın alma maliyetine göre değil, toplam satın alma maliyetine ve fırsat maliyetine göre yapılıyor. İlk satın alma değeri düşük bir tıbbi cihazın sonradan yaratabileceği problemler nedeniyle yaşanabilecek faaliyet kayıplarını artık hiçbir hastane göğüsleyebilecek durumda değil.
Bu yüzden satılan ürünlerin devamlılığını sağlamak çok önemli. Siemens Sağlık Sektörü Teknik Hizmetler Yöneticisi Gürkan Gelibolu, Siemens?in binlerce ürünü için 90 kişilik bir kadro ile gece gündüz demeden hizmet veriyor. Eminim ki tıbbı cihaz satan diğer firmalar da benzer bir yapılanma içindedir çünkü uzun dönemli olarak bu endüstrinin içinde var olmak için başka bir ihtimalleri yok.
Ancak ekonomik dar boğazın getirdiği bir sorun hepimizi etkiliyor. Yüksek teknoloji sistemlerinin bakım onarımı, orijinal yedek parça temini ve kalite ? kontrollerinde büyük sorunlar yaşandığını gözlemliyoruz. Çünkü bu kadar karmaşık sistemlere yetkinlikleri ve belgeleri sorgulanmayan kişiler de rahatlıkla müdahale edilebilmektedir. Sistemlerde üreticileri tarafından düzenli olarak yapılması tavsiye edilen periyodik koruyucu bakımların yapılmasına yönelik sektörde bir düzenleme ne yazık ki bulunmuyor. Kısacası bu konuda bir yasal alt yapıya acilen ihtiyaç duyuluyor. Bu durum ciddi finansal yatırımlarla elde edilen teknolojinin peformansını, ömrünü, teşhis ve tedavinin kalitesini etkiliyor. Bu ise hasta sağlığını doğrudan etkileyen bir sorun.
Servislerin uzman ekipler tarafından verilebilmesi için hem sektördeki firmalar hem de Sağlık Bakanlığı elinden geleni yapmalı.
Üniversite eğitimim ile birlikte sağlıkta bilişim konusu iş hayatımın odağı haline geldi. Aslında sağlık alanında ilk insandan beri her zaman teknolojik gelişmeler yaşanıyor. İlk kabilelerde büyücü/doktorların çeşitli esanslar geliştirmek için kullandığı damıtım yöntemlerinden 19. yy doktorlarının ameliyatlarda kullanmak için geliştirdiği çeşitli aparatlara ve günümüzdeki bilişim odaklı sistemlere kadar bu gelişim hiç durmadı. Biişimin sağlık alanında kullanılması ise önceki dönemlere göre bazı farklılıkları beraberinde getirdi. Sağlıkta bilişim kullanımı teknolojik gelişmelerin hiç görülmediği kadar hızlanmasını sağladı. Sadece son 20 yılı ele alırsak kat ettiğimiz mesafenin daha önceki yüzyıllara bedel olduğunu görebiliriz. Günün birinde çeşitli bilim kurgu eserlerinde ve Uzay Yolu dizinde gördüğümüz avuç içine sığan MR cihazları da yaygınlaşacaktır. Hatta bilim kurgu yazarlarının hayal dahi edemedikleri çeşitli teknolojilere eminim ki ulaşacağız. Üstelik bilişim sayesinde daha rahat tanı konulabildiği için hatalı tedavi olasılığını da giderek düşüreceğiz.
Fakat her şey teknoloji değil. Sağlık politikasında önemli olan teknolojiyi iyi bir sistem içinde kullanarak en fazla sayıda insanın en uygun fiyata en iyi sağlık hizmetini alabilmesini sağlamaktır.
Sağlığa yönelik bilgi teknolojilerinin (Healthcare IT), dünyada olduğu gibi Türkiye?nin de
gündeminde ağırlık kazandığı bir dönemden geçiliyor. ABD Başkanı Barrack Obama?nın sağlık reformu paketi kadar İngiltere?nin son dört-beş yılda bütün İngiltere?yi tek bir sistem
içinde birleştirip yönetme yönünde attığı adımlar, sağlıkta bilgi teknolojilerinin kullanılması yönelimine işaret eden iki önemli gösterge. Türkiye?de ise Sağlık Bakanlığı?nın Sağlık-Net portali ile somutlaşan inisiyatifi, hastane bilgi yönetim sistemlerinin (Hospital IT) artan
önemini ortaya koyuyor. Ancak bu konu asıl değerini, tek başına değil bir sistem dahilinde ele alındığında gösteriyor.
İleriki yazılarımda sistem konusuna daha fazla değineceğim.