İçerik etiketlendi: ‘sürdürülebilir sağlık’

sürdürülebilir sağlık

Sürdürülebilir bir geleceğe doğru

Daha başlarında bulunduğumuz 2000?li yılların en popüler kavramlarını sıralamaya kalkışsak, ?sürdürülebilirlik? rahatlıkla ilk sıralarda kendine yer bulur. Peki nedir sürdürülebilirlik, daha doğrusu sürdürülebilirliği bu kadar önemli kılan ne? Günümüzde, artan iletişim ve etkileşim nedeniyle geleceğe daha fazla bakar, geleceği daha fazla önemser hale geldik. Sürdürülebilirlik, işte bu ileriye doğru bakmanın gereksinimlerinden biri olarak tüm insanlığın hayatına yerleşmiş durumda. Benim uzmanlık alanım olan sağlık sektöründe sürdürülebilirliğin önemini daha önceki yazılarımda sizinle paylaşmıştım hatırlarsanız. (bkz->) Ama sürdürülebilirlik öyle bir kavram ki onu tek bir sektörle sınırlamak, çizilmiş bir çerçevenin içinde anlatmak pek mümkün değil. Bugün, insanoğlunu ve dünyayı ilgilendiren her konuda sürdürülebilirlik karşımıza çıkmakta. Bunun önemli sebeplerinden biri de 2008 yılında yaşadığımız global kriz. Kriz sırasında ve sonrasında yaşananlar, insanlara ellerindekilerin ne kadar önemli olduğunu hissettirdi. Elbette sadece para, ev, otomobil gibi somut kavramlardan bahsetmiyorum. Yaşadığımız dünya ve çevrenin korunması alanında dikkate değer çalışmalar gerçekleştirildi ve gerçekleştirilmeye de devam ediyor. Örneğin artık pek çok otomotiv üreticisi sıfır emisyon hedefiyle ürün gamlarını yeniliyor, beyaz eşya üreticileri her geçen gün daha az enerji tüketen ürünlerle tüketicilerin karşısına çıkıyor, fosil yakıtlar yerine çevre dostu enerji üretim yöntemlerine yönelik yatırımlar yapılıyor ve kamu yönetimleri buna uygun düzenlemeler gerçekleştiriyor. 2008 krizinin tetiklediği bu değişimi daha uzun yıllar boyunca hissedeceğiz. Ortaya çıkan her yeni buluş, geliştirilen her yeni ürün geleceğe daha umutla bakmamızı sağlıyor. Sürdürülebilirlik, dünyanın dört bir yanında kendine yeni taraftarlar bulurken sadece kendi yaşamımızın kalan kısmında değil, çocuklarımızın, torunlarımızın yaşamında da etkisini hissettireceğe benziyor.

Devamını Oku Yorum Yok

sürdürülebilir sağlık

Sürdürülebilir Sağlık için Notlar 1

Türkiye?de her gün binlerce kişi sağlık sisteminden faydalanıyor. Sosyal bir devlet olabilmenin ön koşullarından biri olan her vatandaşa eşit sağlık hizmeti sunabilmek için devletimiz büyük bütçeler ve çok sayıda insan kaynağını bu sektöre yönlendiriyor. Özel sağlık kuruluşlarını da eklediğimiz zaman ortaya pek çok ülkeden daha yaygın ve ileri bir sağlık hizmeti standardını yakalamış, ülkenin en büyük sektörlerinden biri çıkıyor. Tüm ülkelerde olduğu gibi Türkiye?de de sağlık sistemi çok önemli, çünkü her bir bireyin hayatının dönüm noktasında o bireyi daha iyiye veya daha kötüye götürebiliyor. Çok iyi tasarlanmış ve işletilen bir sistem tüm ülkeye güven verirken, sürekli hata yapan ve sürdürülmesi imkansız bir sistem ise o ülkede yaşayanlar için çözümsüz gibi görünen bir endişeye kaynaklık edebiliyor. Bu yüzden her ülke sağlık sistemini kendi sorunlarına özgü çözümlerle oluşturmuştur. Birbirinin tamamen aynısı sağlık sistemlerine rastlamak bu yüzden zordur. Bazı ülkelerde iyi yetişmiş doktor çok ama kaynak yoktur, bazılarında kaynak ve iyi yetişmiş doktor vardır ama teknoloji yeterince iyi değildir. Türkiye de kendine has bir sağlık sistemine sahip. Türk sağlık sisteminin en büyük özelliği ise sürekli ilerleme içinde oluşu. Yeni kararlar ve uygulamaların sık görüldüğü bir sektör olduğu için de sektörün duayenlerinin bir araya gelip güncel gelişmeleri takip etmesi, görüşlerini paylaşması çok önemli. 28 Haziran?da Siemens Sağlık Sektörü Dünya CEO’su Prof. Dr. Hermann Requardt’ın katılımı ile sağlık sektörünün üst düzey yöneticilerinin ve bürokratlarının biraya geldiği bir etkinlik düzenlendi. Türk Sağlık Sisteminin Geleceği ve Sağlıkta Sürdürülebilirlik başlıklı etkinliği yönetme onuru ise benimdi. Toplantıda Türkiye için çok önemli konuları ele aldık, birlikte tartıştık ve bazı sonuçlara vardık. Toplantıda aldığım notları aşağıda paylaşıyorum; Türkiye olarak 2010 yılında sağlık sektöründeki eğilimin yatırımların ertelenmesi yönünde olduğu belirtildi. Yatırım artış hızının son 5 senedeki seviyede olmayacağı ifade edildi. Hizmet alımlarının önümüzdeki dönemde artacağı belirtildi. Sektörün büyümesinin insan kaynağındaki artışa bağlı olduğu ifade edildi. 15 Şubat 2008 kararlarından sonra özel sektörün büyümesinin baskı altında olduğu belirtilerek bu kararların esnetilmesine ihtiyaç olduğunun altı çizildi. Yeni yapılan kamu hastanelerinin kapasitesi büyük hastaneler olarak inşa edilmesi ve yeni özel hastanelerin bu büyüklükte olmaması sebebiyle kamunun özelden daha hızlı büyümesinin beklendiği belirtildi. Sağlık Bakanlığı?nın yeni yatırımlarının (örneğin Kamu Özel Ortaklığı modeli ile yapılacak olan sağlık kampusları) uzun vadeli olduğu ve sektörün büyümesinde önemli bir rol oynayacağı ifade edildi. Devletin yürüttüğü sağlık politikalarının ve düzenlemelerinin özel kesimin kamudan daha az büyümesindeki önemli sebeplerden biri olduğu ifade edildi. Sağlık sektörünün geleceği ile ilgili yön gösterici bilgilerin (örneğin 5 yıllık projeksiyonlar) Türkiye?deki ve Türkiye dışındaki sağlık yatırımcıları ile paylaşılmasına ihtiyaç olduğu belirtildi. Döner sermayelerin, üzerlerinde biriken yükler sebebiyle kendilerini finanse edemediğine dikkat çekildi. SGK geri ödemelerinde kesintilerin belirlendiği kriterlerin daha objektif olabileceği ve kesintilerin bölgeden bölgeye değişkenlik göstermesi sıkıntılar arasında listelenirken; çözüm önerisi olarak da ?üniversite hastanelerinin belirli bir süre krediyle desteklenerek güçlendirilmesi ve finansal olarak kendi kendilerini taşıyabilir duruma getirilmeleri? ifade edildi. Türkiye?de özel sağlık sigortası sektörünün küçük olduğu ve cepten ödemeli hastaların yapısı gereği kırılgan olduğu belirtildi. Şu anki 1,5 milyon olan özel sigortalı sayısının 5 milyon seviyesine çıkması gerektiği ifade edildi. Sürdürülebilir sağlık hizmetleri için sağlık kurumlarının 5 ana faktörü arttırmaya odaklanmaları gerektiği ifade edildi: Gelirler, kârlılık, varlık verimliliği, organizasyonel etkinlik ve verimlilik. Doğru tasarlanmış sağlık teknolojilerinin sağlık maliyetlerinin düşürülmesine katkıda bulunacağı belirtildi. Özellikle radyoloji hizmeti alan hastanelerde uluslararası standartlara uygun olmayan tetkik seviyeleri olduğu ve kalite kriterlerine sadık kalarak sağlık teknolojisi yatırımlarının talebi karşılayacak seviyeye getirilmesi gerektiği ifade edildi. Radyoloji tetkiklerindeki uygulama hataları ve uygunsuzlukların, rassal örneklem denetimleriyle kolayca regüle edilebileceği belirtildi. Sağlıkta sürdürülebilir büyüme için sağlık yatırımlarında sermaye yeterliliği aranması gerektiği belirtildi. Hastanelerin dış kaynaklarla yatırım yapmasının varlık verimliliğini düşürdüğü, bu sebeple özkaynak-dış kaynak dengesi sağlanması gerektiği belirtildi. Özel sektörde önceki yıllardaki yüksek kârlılık oranlarının çok düştüğü, bu sebeple tüm özel hastanelerin organizasyonel maliyetlerini kontrol altında tutmak durumunda olduğu belirtildi. Sürdürülebilir bir sağlık sistemi için sağlık harcamalarının ve satın alınan hizmetlerin verimliliğinin kontrol altına alınması gerektiği ifade edildi. Sağlık Bakanlığı?nın ?denetleme rolünü? güçlendirmek için ?hizmet sunumundan? çıkması gerektiği belirtildi. Sağlık Bakanlığı?nın çıkacağı hizmet alanlarının hangileri olacağının netleştirilmesi gerektiği ifade edildi. Türkiye?de dünya standartlarında hastane zincirleri oluştuğu, sektörde eğitimli ve tecrübeli sağlık girişimcileri olduğu ifade edildi. Sektörün bu potansiyeli ile dış pazarlara açılacağı ve doğru stratejiler ile toplam 80-100 milyar dolar olan sağlık turizmi pazarından Türkiye?nin 5-10 milyar dolar pay alabileceği belirtildi. Özel sektörün tıp fakülteleri kurarak sağlıkta insan kaynağı arzını güçlendirebileceği belirtildi. Kamu hastane birliklerinin sağlık sektöründe, her bölgenin kendi performans hedefleri ile yönetilmesi sayesinde Sağlık sektöründe rekabetin olumlu yönde arttırılması ve sürdürülebilirliğe ve kalite artışına katkıda bulunacağı belirtildi. Kamu Özel Ortaklığı modelinin, sağlık hizmetinin kurumsal firmalar tarafından yürütülmesi için bir fırsat olabileceği, bu model ile farklı finansman modellerinin ve ekipman tedariğinde yeni uygulamaların sektöre getirilebileceği ifade edildi. Türkiye?deki Kamu Özel Ortaklığı modeli oluşturulurken İngiltere?nin NHS (National Health Service ?Ulusal Sağlık Hizmeti) ve PFI (Private Finance Initiative) modellerinin bir sentezinin baz alındığı belirtildi. Önümüzdeki 4-5 yıl içinde 80 ila 100 bin yatağın yenileneceği, bunların 50 bininin Kamu Özel Ortaklığı modeli ile yenilenmesinin planlandığı belirtildi. Yapılan bu yatırımların kamunun yatak kapasitesini değil, yatak kalitesini arttırmayı hedeflediği ifade edildi. Kamu Özel Ortaklığı modeli ile kamunun özel sektör ile aynı kalite ve seviyede sağlık hizmeti sunabileceği, bu durumda özel sektörün yapacağı yeni hastane yatırımlarının atıl kalması riskinin oluşacağı belirtildi. Önümüzdeki yazılarımda burada okuduğunuz notlarla ilgili yorumlarımı paylaşacağım.

Devamını Oku Yorum Yok

Inovasyon,sürdürülebilir sağlık

Sağlıkta Önemini Hiç Kaybetmeyen Bir Kavram: İnovasyon

İnovasyon, yani Türk Dil Kurumu’nun önerisiyle yenileşim, son yılların en gündemde olan başlıklarından biri. Bu kavramı detaylı incelediğimizde ise ?Değişen koşullara uyabilmek için toplumsal, kültürel ve yönetimsel ortamlarda yeni yöntemlerin kullanılmaya başlanması, yenilik.? tanımıyla karşılaşıyoruz. İnovasyonu İnsan-Sistem (ürün ve hizmetler) ile Organizasyon (süreç ve iş yapma biçimleri) başlıkları altında değerlendirmek mümkün. Buradaki İnsan faktörüne bağlı olan etkenleri müşteriler, iş ortakları ve çalışanlar; sistem faktörüne bağlı olan etkenleri de yüksek büyüme getirecek ürün ve hizmetler ile nakit yönetimi ve sürdürülebilirlik olarak niteleyebiliriz. İnovasyonun diğer ana başlığı olan Organizasyon’u ise yeni ürün geliştirme süreci, inovasyon fabrikaları ve çok yönlü organizasyon alt başlıklarıyla değerlendirebilir ve uygulanması gereken yaklaşımı yine bu başlıklarla sıralayabiliriz. Sağlıkta inovasyon çok önemli bir yer tutuyor.  1900’lerin başında Conrad Röntgen’in x-ışınını keşfetmesi sonrasında yapılan prototiple atılan ilk adım bize günümüzün en gelişmiş tıbbi görüntüleme cihazlarını kazandırdı. Her geçen gün gündemde daha fazla yer bulan moleküler tıp hızla gelişen ve inovasyon sayısı yüksek alanlardan biri olarak dikkat çekiyor. Ülkemizde Türk Moleküler Tıp Derneği tarafından organize edilen Uluslararası Moleküler Tıp Kongresi etkinlikleri temel tıp alanındaki araştırmacılar ile klinisyenleri bir araya getirerek hücre ve gen tedavisi, kardiyovasküler hastalıklar ve cerrahisi, cerrahinin moleküler tıp açısından incelenmesi gibi konuları masaya yatırıyor. Green+Plus Hospital konsepti ise tüm global firmaların alanlarındaki ‘yeşil teknoloji’ çalışmalarının bir yansıması. Bu kavramdaki ‘yeşil’, çevreci teknolojilerle kurulan, işletilen tasarruflu binaları temsil ederken; Plus kavramı ise sağlıkta kalite ve verimi yenilikçi yöntemlerle artırmayı ifade ediyor. Şu sıralar pek çok ülkenin kamu yönetimi tarafından sağlık sektöründeki çevreci yaklaşımlara yönelik kararlar alınıyor ya da hazırlık yapılıyor. Sitemdeki inovasyon kategorisi alanında tüm yeniliklerini sizlerle paylaşmaya devam edeceğim.

Devamını Oku Yorum Yok

entegre sağlık,sürdürülebilir sağlık,ulaşılabilir sağlık

Açık Radyo’da Cem Tecimen ile röportaj

Ufuk Eren - Açık Radyo Röportajı 23.07.2010 _1

Ufuk Eren - Cem Tecimen Açık Radyo Röportajı

23 Temmuz’da Açık Radyo’da Cem Tecimen ile çok keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
Ufuk Eren - Açık Radyo Röportajı 23.07.2010 _2

Ufuk Eren - Cem Tecimen Açık Radyo Röportajı

Dünyanın ilk ve tek entegre sağlık hizmetleri sunan şirketinden bakışla sürdürülebilir sağlık ve ulaşılabilir sağlık konularına değindim. Dünya’da ve Türkiye’deki sağlıklı sektöründe trend ve politiklar hakkında yaptığımız sohbete bu linkten ulaşabilirsiniz: Ufuk Eren – Cem Tecimen  Açık Radyo Röportajı 23.07.2010

Devamını Oku Yorum Yok