Yazar Arşivi

Sağlık sektöründe bence en büyük sorunlardan biri, planlama ilkelerinin öngörülebilir olmaması

TÜSİAD Sağlık Çalışma Grubu İcra Kurulu Başkanı ve Siemens Sağlık Direktörü Ufuk Eren Tüsiad?daki Çalışmaları, Türkiye?nin sağlık sistemi ve gelecek planları üzerine konuştuk. Hastane&Hospital News:Size göre sağlık sektörünün gündemindeki en önemli konular nelerdir? Ufuk Eren: Bilindiği gibi Türkiye?de sağlıkta dönüşüm programı adı altında 2003 yılından bu yana ciddi anlamda değişiklikler yapıldı.Bu değişiklikler arasında başarılı olanalr bulunuyor.Bakıldığında evet Türk halkı şu anda sağlık hizmetlerine eskisine oranla daha rahatlıkla ulaşabiliyor.Bu olumlu bir değişiklik,Bu yönde hükümetin uyguladığı politikayı başarılı bulmakla beraber,elbette daha yapılması gerekenler olduğunu da düşünüyorum. Örneğin:daha fazla insanın sağlık hizmetlerine daha iyi şartlarda ulaşabilmesi yönünde daha somut adımlar atılması gerekiyor.Bunun  yanında tüm bu tabloya baktığımda göz ardı adilmemesi gereken bir diğer konu ise sağlık hizmetlerinde maliyetlerin ciddi oranlarda artmış olduğu gerçeği.Örneğin:aile hekimliği sistemi ciddi anlamda uygulamaya geçmedi ve sevk zincirinde her şey istenildiği gibi yürümüyor.İkinci ve üçüncü basamak kurumları arasında da sevk zincirinin istenildiği gibi yürümemesi nedeniyle maliyetler artıyor.Bunun paralelinde de iyi hizmet vermeye çalışan sağlık kuruluşları gerek yönetim tarzıyla gerek altyapısıyla ve ekipmanlarıyla mevcut ödemelerde maliyetlerini karşılayamıyor ve işletmeler kendilerini döndürmekte zorlanıyorlar.Özellikle,üçüncü basamak hizmet sunan kuruluşlarda bu durum kendini daha da gösteriyor.her ne kadar geçmiş yıllara oranla daha çok kişiye sağlık hizmeti veriliyor ve hastalar sağlık hizmeti almak için daha az sıra bekliyor olsa da Türkiye?de yetersiz sayıda doktor ve hemşire ile 73 milyon insana hizmet verme durumu halen sürüyor.Öte yandan sağlık hizmeti verdikten sonra bu hizmetin kalite çıktıları, doğruluğu ve etkinliği üzerinde yeterince tartışma ortamı yaratılıyor mu?Acaba teşhis ve tedaviler ne kadar etkili yapılıyor? Ben bu konuda ölçme,kontrol etme,denetleme ve iyileştirme alanlarında çok ciddi bir faaliyet olduğunu görmüyorum.İşte bu yönde de teşhis ve tedavideki çıktı kalitesinin uzun vadeli optimal seviyeye getirilmesi konusu bence sağlığın gündemindeki en önemli konulardan biri. HHN:TÜSİAD Sosyal İşler Komisyonu bünyesinde faaliyet gösteren Sağlık Çalışma Grubu?nun faaliyetlerinden bahsedebilir misiniz? Eren:Öncelikle şunu belirtmek isterim ki TÜSİAD Sağlık Çalışma Grubu olarak çalışmalarımızı yaparken konulara kamu ya da özel sektör olarak bakmıyoruz.Çünkü sağlığı özel ve kamu olarak ayıramazsınız.Bizler.TÜSİAD?da sağlığı makro boyutta inceliyoruz.Bu yönde sağlığa toplam olarak bakıyoruz ki bu konular birbiriyle iç içe geçmiş konulardır.Bu anlayışla TÜSİAD?ın girişimiyle 2004 yılında John Hopkins Üniversitesi tarafından ?Sağlık Bir Gelecek:Sağlık reformu Yolunda Uygulanabilir Çözüm Önerileri? aşlıklı bir program hazırladı.Rapor Türkiye için tutarlı,kalıcı ve uzun erimli bir sağlık modeli geliştirilmesi konusunda somut çözüm önerileri ve uygulama modelleri sundu.23 Şubat 2011 tarihinde ise yine TÜSİAD?ın girişimiyle bu kez CEPS (Avrupa Politika çalışmaları merkezi) tarafından hazırlanan ? sağlıkta inovasyon ?konulu Raporumuzu Ankara?da tanıtmayı planlıyoruz.Bunun dışında görüş dökümanları hazırlıyor, Seminerler Düzenliyor ve ilgili mercileri ziyaretler yapıyoruz söz konusu görüş dökümanlarının sonuncusunu ?sağlık sektörunde öncelıkle sorunlarını ilişkin görüş ve öneriler? başlığı altında 2010 yılında yayınladık. HHN bu görüş dokümanını hazırlama aşamasında nasıl bir organizasyon kurdunuz? Bu dokümanda hangi konuları ele aldınız ? EREN; TÜSİAD sağlık çalışma grubunun başkanlığını şükrü bozluolçay, yürükmektedir. Çalışma grubunun altında ?İcra Kurulu? ve ?sağlık politikaları ve stratejileri alt çalışma grubu? bulunmaktadır. Ben icra kurulu başkanlığını yürütüyorum görüş çalışmasında 4 ana alt başlık var; İlaç, Hizmet Sunumu, Tıbbi Teknoloji ve Sağlığın Finansmanı söz Konusu alt baslıklar kapsamında icra kurulunda ve alt çalışma grubunda ki uzman arkadaşlarımızla bir görev dağılımı yaparak metni hazırladık. Bu raporun hazırlanmasında ki amaç ilgili alanlarda söz konusu sorunların sağlıklı bir zeminde tartışılması ve çözüm süreçlerine katkı sağlaması. Bu konulara ilişkin mevcut sorunları masaya yatırdık bu sorunlar hakkında önerilerimizi kamuoyuyla paylaştık. HHN 2003 yılından bu yana sağlık sektöründe hizmet sunumu altında ciddi anlamda yapısal değişiklikler yapıldığı göz önüne alındığında 2010 yılında yayımlanan görüş dokümanımızda yer alan ? Hizmet sunumu? Konusunda görmüş olduğunuz en önemli sorunlar ve bu sorunların sağlıklı bir zeminde tartışılması ve çözümüne yönelik önerileriniz neler oldu. ? EREN; Sağlık sektöründe bence en büyük sorunlardan biri, planlama ilkelerinin ön görülebilir olmaması ve sık değiştirilmesinin ciddi kaynak israfını ve belirsizlik ortamına neden olması. Bunun yanında sağlıklı planlama yapılmasının mali ve insan kaynağı yetersizliğine neden olması da sağlık hizmet sunumunda gördüğümüz sorunlardan biri. Bu sorunların çözümü için sağlık sektöründe altyapı, teknoloji ve insan gücü yatırımları ile ilgili şeffaf ve sürdürülebilir bir planlama anlayışı geliştirilmeli ve sürece, ilgili tüm paydaşlar dâhil edilmelidir. Öte yandan mevzuatın güncel olmaması ve mevcut mevzuatın karmaşık, birbiri ile ilişkili. Birçok yasa ve yönetmelikten oluşmasının da uygulamayı güçleştirmesi görüş dokümanında değindiğimiz sorunlardan biri. Bu soruna yönelik mevcut tüm yasa, yönetmelik ve tebliğlerin konsolide edilerek günün ihtiyaçlarına uygun tek bir genel sağlık yasasının hazırlanmasını ve değişikliklerin ve yeni düzenlemelerin de yönetmelik ve tebliğlerle mevzuata dahil edilmesini öneriyoruz. HNN; Sağlık Hizmetlerine ulaşabilirliğin, sağlık sektöründe insan gücü ve teknoloji maliyetlerinin artması, nüfusun yaşlanması gibi etkenler sağlık hizmetlerinin finansal kaynakları ve sağlık harcamaları konusunu Türkiye?de ve dünyada önemli bir gündem maddesi olarak karşımıza çıkıyor. 2010 yılında hazırlamış olduğumuz görüş dokümanında bu konular üzerinde ne gibi önerilerde bulundunuz? EREN: Sağlık harcamalarının gelişmiş ülkelerindekine benzer şekilde, kamu, özel, cepten harcama gibi uluslar arası kabul edilmiş alt başlıklar altında , ?ulusal sağlık hesapları? anlayışıyla kıyaslanabilir ve standardize edilmiş yöntemlerle yıllık olarak tek bir kurum tarafından hazırlanması ve paylaşılması dile getirdiğimiz hususlardan biri. Ayrıca, varolan kaynak daralmasının olumsuz etkilerini azaltmak ve GSS?nin sürdürülebilirliğini sağlamak amacıyla GSS sisteminin sağlık sigortacılığı alanında dünyada uygulanan yöntemlerden birisi olarak tamamlayıcı sağlık sigortası ile desteklenmesi gerektiğini öneriyoruz. Böylece hem finansmanın sürdürülebilirliğinine olumlu katkı sağlanması, hem de vatandaşların ?tek bip? yerine farklı seçeneklerle sağlık hizmeti alabilmesi mümkün kılınacaktır. Bu kapsamda 5754 sayılı yasa?nın 58. maddesi gereğince Hazine Müsteşarlığına verilen yönetmelik çıkarma yetkisi kapsamında tamamlayıcı sağlık sigortası uygulamasına geçilmesi gerektiğini belirtiyoruz. HNN: Daha önce de dile getirdiğiniz gibi sağlıkta inovasyon konulu bir rapor hazırlama sürecindesiniz.Bu raporunuzdan da biraz bahsedebilirmisiniz? EREN: Sağlıkta inovasyon,Sağlık Çalışma Grubu?nun uzun zamandır gündeminde olan bir konuydu.Bu konuyla ilgili bir rapor hazırlatılmasına karar verdikten sonra birkaç ülkeye ziyarette bulunduk.Ve sonunda CEPS?ten doktor Güldem Ökem ile temasa geçtik.Türkiye?nin gündemine ciddi anlamda faydası olacak bir çalışma başlattık.Rapor Türkiye?de Sağlık sektörünün inovasyon ortamını değerlendiriyor. Ve bunun geliştirilmense yönelik öneriler getiriyor.Ayrıca ilaç tıbbi cihaz ve e-sağlık açısından söz konusu hususları daha detaylı olarak ele alıyor. Rapor hazırlanması aşamasında İstanbul?da 10 Haziran 2010 tarihinde bir çalıştay düzenledik.Bu çalıştaya özel sektör temsilcilerini ve kamudan yetkilileri davet ettik.İlgili tüm tarafların konuyla ilgili görüşlerini aldık.Raporu 23 Şubat tarihinde sağlık bakanı Recep Akdağ?ın teşrifleriyle Ankara?da kamu oyu ile paylaşmayı planlıyoruz. HHN:TÜSİAD olarak hazırlamış olduğumuz raporlar sağlık bakanlığı ve ilgli bakanlıklar tarafından ne kadar dikkate alınıyor? EREN: TÜSİAD raporlarının kamuya da hükümet tarafından ne derece dikkate alındığı ile ilgili bir genelleme yapmak zor.TÜSİAD raporları ele aldığı konuları bilimsel çalışmalar ile kamu oyu gündemine taşıyor.Tartışma platformunun oluşmasını sağlıyor.Politika yapıcılar ve ilgili paydaşlar için bir referans noktası oluşturuyor.Daha önce 2004 yılın da John Hopkins üniversitesine hazırlanan sağlık reformu konulu raporumuzun gerek kamuda gerekse kamu oyunda çok yankı bulduğunu çeşitli tartışmalar için bir zemin oluşturduğunu biliyorum.Beklentim benzer bir durumun bu rapor içinde geçerli olması.Bu rapor hazırlanırken biraz önce dile getirdiğim çalıştayın ve birçok kamu ve özel sektör temsilcisi ile görüşülmesinin raporun hazırlanması sürecine ciddi katkı sağladığını düşünüyorum.Ayrıca Türkiye?de bu konuda çok fazla rapor hazırlanmıyor.Hazırlanan bu raporun bu açıdan da Türkiye?deki çalışmalara katkıda bulunacağına inanıyorum. HHN:TÜSİAD?taki göreviniz süresince sizin TÜSİAD?da ve TÜSİAD?ın size katkıları hakkında neler söyleyebilrsiniz? EREN: Buradaki göreve atanmam TÜSİAD yönetim kurulu üyesi ve sosyal işler komisyonu başkanı Mehmet Ali Aydınlar?ın tavsiyesi ile oldu.Açıkçası buradaki görevimin zor bir görev olduğunu söyleyebilirim. Fakat Türkiye için TÜSİAD gibi iş dünyasını temsil eden bir sivil toplum örgütünde bir takım çalışmalar yapmak çok gurur verici ve benimde çok hoşuma gidiyor. Öte yandan Siemens?te başka iş kolları ve 26 ülke bana bağlandığı için artık daha yoğunum.Bu nedenle en büyük problemim enerji ve zaman.Ama bu göreve bir süre daha devam edeceğim.TÜSİAD büyük ve güçlü bir dernek ve TÜSİAD?ın çalışma sistematiği nedeniyle TÜSİAD bana çok şeyler kattı.Siemens?te kazanmış olduğum yöneticilik tecrübemi  burada da yaşatmaya çalışıyorum. HHN: Türkiye?deki tıbbi cihaz sektörünün durumuna bakacak olursak tıbbi cihazların Türkiye?deki dağılımı sizce ne kadar heterojen? EREN: Tıbbi cihazların ülke çapındaki dağılımında eskisine oranla ciddi anlamda heterojenleşme bulunuyor Türkiye?de artık her ilde tomografi ve MR cihazı bulunuyor.Tabii ki bir Almanya,Avusturya ve Amerika birleşik devletlerinde olduğu gibi Türkiye?de tıbbi teknolojik donanım kişi başına düşen tıbbi teknoloji ve gayri safi milli hasılada sağlığa düşen pay açısından çok üst sıralarda değiliz.Fakat Fransa ve Hollanda ile kıyasladığımızda rakamlarımızın çokta uzak olmadığını söyleyebilirim.Aslında Polonya ve bir çok doğu Avrupa ülkesinden de bu alanda iyi durumdayız. Bu sonuca 1 milyon kişiye düşen MR ve bilgisayarlı tomografi açısından bakıyorum.Hala Birçok Avrupa ülkesi ve OECD?nin rakamların altındayız.Fakat çok altında değiliz.Çünkü devletin kendi alanları devletin özel sektörle iş birliği içinde yapmış olduğu hizmet alımlarıyla artık ileri teknoloji il ve ilçelere ulaşabiliyor. HHN: Türkiye?nin tıbbi cihaz pazarına bakıldığında teşhis ve tedavinin birlikte yapılabildiği son teknoloji cihazlarının kullanımı açısından Türkiye?yi nasıl bir durumda görüyorsunuz? EREN:Teşhis ve tedavinin birlikte yapılabildiği cihazlar ciddi anlamda  Türkiye?ye girmeye başladı.Bu yönde bazı ülkelere göre iyi. Bazı ülkelere göre de gerideyiz.Örneğin:Türkiye?de teknoloji ve sağlığı birleştiren çok iyi teknisyenlerimiz bulunuyor.Bu çok gurur verici bir durum aslında ve her geçen gün bu yönde daha da iyiye gidiyoruz.Türkiye teknolojiyi seven ve teknolojiye meraklı bir ülke.Bu alanda da iyi bir çaba gösteriyoruz.Ama iyi bir planlama yapmadan tam olarak elde edebileceğini de söyleyemeyiz. HHN:Ufuk Eren olarak orta ve uzun vadede mesleki anlamda hedefleriniz nelerdir? EREN: İki önemli hedefim bulunduğunu söyleyebilirim.Bunlardan birincisi Siemens?in kaynaklarını en iyi şekilde kullanarak Siemens?in alanında en iyi hizmeti verebilmesi yönünde mevcut organizasyonu sürdürmek ve bu organizasyonda iyileştirmeler yapmak.Bir diğer hedefim ise: Siemens kapsamında 26 ülke bana bağlandığı için bir Türk olarak bu sistemi en iyi şekilde yönetip Türkiye?deki iyi beyinlerin bu ülkelerde yönetici olarak göreve getirmek. HHN:Türkiye?de sağlık sektörünün geleceğini sizce neler bekliyor? EREN: Türkiye?de sağlık sektörüne kısa, orta ve uzun vadede bakıldığında sistem,yatırım,süreç,denetimi ve regülasyonun oluşması çok önemli.Daha öncede bahsettiğim gibi vatandaş artık uzun sıralar beklemeden sağlık hizmeti alabiliyor ve kısa sürelerde tetkiklerini yaptırabiliyor.Fakat, bu hizmeti sunarken mutlaka iyileştirmelerin yapılması gerekiyor.Örneğin:yapılan tedavinin sonuçları ne kadar etkili.İşte bunların biraz daha kontrol edilip iyileştirilmesine yönelik çalışmalar yapılmalı.Aslında bu yönde biraz daha inovatif düşünmek gerekiyor.Sağlık hukuku,sağlık finansmanı,sağlık yatırımlarında,sağlığın her alanında inovatif düşüncelerin artırılması gerekiyor. Hastane – 01.02.2011

Devamını Oku Yorum Yok

Sağlıkta Teknoloji Kullanımı Hakkında

Geçtiğimiz yıl boyunca teknolojinin hayatımızda ne denli önemli bir yer tuttuğunu daha iyi anlayabildim. Babamın kanser ile mücadele ettiği süre içinde ilaçlar, medikal cihazlar ve bilişim sistemleri ile her gün farklı bir macera yaşadık. Gırtlak kanseri teşhisinin ilk konduğu 2005 yılından itibaren bilişimin ve ilaç endüstrisinin gelişimini de yakından takip edebildim. 2009 yılında Akciğer kanseri teşhisi ve ardından gelen süreçte de hastane, cihazlar, doktor, hasta ve hasta yakını arasındaki bazen sevgi bazen de nefret dolu ilişkiye çok yakından tanık oldum. Tüm bunları babamı kaybettikten sonra yazmak zor ancak pek çok hasta yakının da benzer duygular içinde olduğunu ve teknolojinin konu sağlık olunca sadece 0 ve 1?lerden ibaret olmadığını hissettiğini biliyorum. Bu yüzden de sağlık teknolojileri alanında elimden geldiğince çok yazı kaleme almaya çalışacağım. Elbette gazeteci olmam, Siemens gibi uluslar arası bir medikal teknoloji devini iyi tanımam ve Ufuk Eren gibi bir uzman ile görüş alışverişlerinde bulunabilmem işimi kolaylaştırıyor. Aksi takdirde Türkiye?deki binlerce hasta yakını gibi pek çok teknoloji bana bir kara kutu olarak kalacaktı. Sağlık söz konusu olduğunda da bir bilinmez ile karşılaşmak, kara kutuların etrafınızı sarması ve sizden beklenen tam teslimiyet hali çok rahatsızlık verici olabiliyor. Bulunduğumuz hastane genel olarak çok iyi hizmet vermesine rağmen, bir doktorun babam hakkındaki bir görsel veri üzerinde soru sormak istediğimde ?anlatsam da anlamazsınız? cevabının içimde yarattığı öfkeyi anlatamam. Daha sonra aynı doktorun benden aldığı cevap üzerine sakin sakin anlatması ve her şeyin aslında kolayca anlaşılabilir olduğunun ortaya çıkması üzerine de aklıma anlayışsız doktorlar ve sağlık görevlileri karşısında ezilen insanlar geldi. Bu zihniyetteki doktorlar hasta yakınlarını kullandıkları milyonlarca dolarlık ekipmanın verdiği üstünlük ile küçük gördüklerini fark ettim. Teknoloji ilerledikçe ve karmaşıklaştıkça sıradan insanların da kendilerini ilgilendiren karar süreçlerine katılması bir açıdan da zorlaşıyor. Daha doğrusu bu cihazların kontrolünü elinde bulunduran kişilerin insafına kalıyor. Halbuki bu teknolojilere milyarlarca Ar-Ge bütçesi yatıran firmalar yapılan işlemlerin kitleler tarafından daha rahat anlaşılması için ellerinden geleni yapıyorlar. Bu noktada da hasta başına düşen doktor sayısı, hastane sayısı ve sağlık sistemi gibi Türkiye?nin pek de parlak notlar alamadığı alanlara giriyoruz. Tüm dünyada kanserin giderek yaygınlaşması ve kanser hastalarının ilaç firmaları için çok karlı birer müşteri olması nedeniyle belki de en hızlı gelişen teknolojiler bu alandan çıkıyor. Son 25 yılda pek çok kanser türünde yaşamda kalma süresinde ve konforunda bariz artışlar gözükmesi boşuna değil. Önümüzdeki on yılda sağlık harcamaları ABD bütçesinin yüzde 20?sine ulaşırken, kanser harcamaları da bu sağlık bütçesinin yüzde 10?una yaklaşacak. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 2030 yılında 12 Milyon kişi kanser yüzünden aramızdan ayrılacak. Yine Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre düşük ve orta gelirli ülkelerdeki ölüm sayısı toplam ölümlerin yüzde 72?si olacak. Yani teknolojiye ulaşım ve imkanlar çok ama çok önemli. Bu ülkelerde sigara içenlerin oranın yüksek olması ve yaygın obezite de Dünya Sağlık Örgütü?nün istatistiğine katkı yapıyor. Toplam bütçe kadar bilinçli bir teknoloji politikasının sağlıkta çok önemli. Bunu bir giriş yazısı olarak kabul edelim. Zaman zaman bu konuları irdeleyen yazılar yazacağım.

Bilgi Çağı

Devamını Oku Yorum Yok

Siemens, sağlık sektörü liderliğini sürdürdü

Siemens?in Sağlık Sektörü Lideri Ufuk Eren, 2010 yılında sektöre getirdikleri yeni teknolojilerle sağlıkta öncü konumlarını devam ettirdiklerini söyledi.
 Sağlık Dergisi?ne açıklamalarda bulunan Siemens?in Sağlık Sektörü  Lideri Ufuk Eren, Siemens Sağlık olarak 2010 yılı mali hedeflerini tutturmaktan duydukları memnuniyeti dile getirdi. Sağlık Sektöründe son yıllarda yaşanan değişime işaret eden Eren, 3-4 yıl öncesiyle kıyaslandığında sektörün bugün kamu alımlarının yoğun olduğu bir pazara doğru kaydığını ifade etti. Eren,?2008 yılında alınan kararlar sebebiyle kamuda alımlar oransal olarak arttı. Eskiden yüzde 65-70 olan özel sektör alımları bugün artık yüzde 40?lara indi. Bizim sektörde teknoloji yüzde 30-40 arasında küçüldü. Bunun yanında hala daha özel sektörün yenileme alımları devam ediyor? diye konuştu.

Somatom Definition Flash Dünyanın En düşük doz ile çekimi yapan BT Teknolojisine Sahip 2010 yılında sektöre getirdikleri yeni teknolojilerle bu anlamda öncü rollerini devam ettirdiklerine işaret eden Eren, Somatom Definition Flash Teknolojisinin de bunlardan bir tanesi olduğunu dile getirdi. Eren,? Somatom Definition Flash şahsen benim de beklediğim bir teknolojiydi. Çünkü belli bir yaştan sonra kalp check-up?ı yaptırmak gerekiyor. Fakat mevcut tomografilerde x ışını ve doz yüzünden doktorlar bazen tereddüt ediyorlar. Çünkü haklı olarak hastanın boşuna x ışını olmasını istemiyorlar. Bu yeni cihaza artık bir takım teşhisler ve ağırlıklı kalp anjiyosu, artık rutin hale gelmeye başladı. Çünkü, bu yeni teknolojilerin doz etkisi çok düşük ve hatta pediatri hastalarında bile kullanılmakta? dedi Eren, Somatom Definition Flash Teknolojisi?nin pazara katılan önemli inovative gelişmelerden biri olduğuna işaret etti.

Görüntüleme ve Laboratuar Bilgileri ?IT? Ortamında Birleştirilecek
Yeni mali yıldaki en önemli projelerden birinin de laboratuar bölümünün entegrasyon olduğu bilgisini aktaran Eren Siemens?in bu anlamada altyapı çalışmalarına  üç yıl önce Bayer Diagnostics, DPC ve Dade Behring firmalarını satın alarak başladığını bildirdi. Eren,?halihazırda invivo tanı yapıyoruz. Burada amacımız intro tanıda da söz sahibi olmaktı. Tanı yarım kalıyordu. Siemens, sağlıkta IT konusunda da uzman bir firma. Dolayısıyla da amacı görüntüleme ve laboratuar bilgilerini alıp IT ortamında birleşerek buradan da kişiye özgü tıbba gidebilmekti. Böylece de teşhis ve tanı süreçlerini değiştirebilmek. Bu bağlamda 3 tane firma satın aldık. Bu firmaları Siemens Diagnostik adı altında birleştirerek sağlıkta entegrasyon sürecini başlattık. Önümüzdeki yıl bu süreç tamamlanacak. Pazar nasıl daha iyi sunabilirim noktasında çalışmalarımız devam ediyor? şeklinde devam etti. Eren, amaçlarının laboratuar ve tanı konusunda sinerji yaratarak pazara sürmek olduğunu kaydetti.

26 Ülke Türkiye?den Yönetiliyor
Ürün yönetiminden süreç yönetimine kadar birçok konuda Türkiye?yi bir merkez haline getirmeye çalıştıklarını ifade eden Eren,?Geçtiğimiz yıllarda Türkiye?den pek çok arkadaşımızın yurtdışına yönetici pozisyonlarında transferler gerçekleştirdi. Son yapılanma ile beraber belirli ürün gruplarında büyük bir coğrafyayı yönetme görevi Türkiye?ye verildi. Türkiye?deki görevlerime ek olarak aralarında Doğu Avrupa,Rusya ve Doğu Asya ülkelerinin bulunduğu bu 26 ülkenin de klinik ürünler sorumluluğu bana bağlanmış oldu? dedi. Eren, vizyonları arasında Türkiye?nin bölge ülkeler arasında önemi daha da üst seviyelere çıkarmak olduğunu vurguladı.

Green Hospital (Yeşil Hastane) Konsepti
Hastanelerde verimlilik arttırılması ve sürdürülebilirlik noktasında çalışmalarının devam ettiğini bildiren Eren, Green hospital (Yeşil Hastane) konsepti ise tüm global firmaların alanlarındaki yeşil teknoloji çalışmalarının bir yansıması. Bu kavramdaki ?yeşil? Çevreci teknolojilerle Kurulan ve işletilen tasarruflu binaları temsil ederken; Plus ( ) kavramı ise sağlıkta kalite ve verimi yenilikçi yöntemlerle artırmayı ifade ediyor. Şu sıralar pek çok ülkenin kamu yönetimi tarafından sağlık sektöründeki çevreci yaklaşımlara yönelik kararlar alınıyor ya da hazırlık yapılıyor? bilgilerini aktardı.

Sağlıkta İnovasyon ve Avrupa Birliği Raporu Hazırladılar
TÜSİAD ve Tıp-Gör-Der ile birlikte sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerine yönetimsel anlamda da katıldıklarını ifade eden Eren, ?TÜSİAD olarak, Belçikalı Centre Of  European  Policy Studies Grubuyla Sağlıkta İnovasyon ve Avrupa Birliği adlı bir rapor hazırlıyoruz. Ocak ayında sunacağız? dedi.

Sağlık Sektöründe Küçülme Beklentisi Yok
Sağlık sektörünün geleceği hakkında da değerlendirmelerde bulunan Siemens Sağlık Sektörü Lideri Ufuk Eren, yapılan araştırmaların sağlık sektöründeki gelişmelerin gayri safi milli hasıla ile paralellik göstereceği verisinin elde edildiğini kaydetti. Gelecek sağlık yatırımlarında aşırı büyüme beklentisi olmadığını bildiren Eren,?Sağlık yatırımlarında küçülme beklentisi de yok. Çünkü Türkiye?de sağlık hala talep edilen bir sektör, Demografik olarak baktığımız zaman nüfus artıyor, genç nüfus yavaş yavaş yaşlanmaya başlıyor? dedi.

Türkiye ?Know-How? Tecrübesini Yurt Dışına Aktaracak
Gelecek dönemde kamu yatırımlarında artış yaşanacağı yönündeki beklentisini dile getiren Eren, yabancı zincir kuruluşlarında Türkiye?de yatırım yapma konusunda son derece istekli olduğunu dile getirdi. Eren,?Bir yandan da Türkiye?deki sağlık zinciri kuruluşlarının yurt dışında da yatırım yapmaya istekli olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla bu bağlamda onlarla da görüşüyoruz. Özellikle yakın coğrafya da yatırım yapmak istiyorlar. Çünkü artık Türkiye?de belli bir new-how tecrübeden sonra başarılarını yurt dışına da taşımak istiyorlar. Türkiye?de sağlık sektörünün durumuna baktığımızda çevremizdeki pek çok ülkeden daha gelişmiş durumda olduğumuzu görüyoruz. Bazen kendimizi eleştirsek de Türkiye?de iyi bir sistem var? şeklinde konuştu. Her zaman iyileşmeye açık noktalar bulunacağını işaret eden Eren, ?Birçok ülkeden de iyi durumdayız. Ama yapacağımız daha çok şey var? ifadesini kullandı.

Ar-Ge Desteği Artacak
Bilkent Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi ve Hacettepe Üniversitesi ile yaptıkları çalışmalarla Ar-Ge ve eğitime verdikleri desteği devam ettirdiklerini belirten Eren, ?Türkiye?nin bizim sektörle ilgili bir araştırma geliştirme yetkinlik envanterini çıkardık. Başka hangi alanlarda ki yatırımlarda Türkiye?de işbirliği yapabiliriz noktasında yurtdışıyla görüşmelere yapıyoruz? bilgilerini aktardı Eren 2011 yılında Ar-Ge?ye verdikleri desteği arttıracaklarını sözlerine ekledi.

?Geçen Yılda Sektör Liderliğini Devam Ettirdik?
Kamu alımlarında iptal ve öteleme gibi sorunlarla karşılaştıklarını dile getiren Eren, özel sektörde ise yatırım izinlerinin yarattığını kısırlığa dikkat çekti. Eren geçen mali yıla baktıklarının da bütün önemli projeleri alarak sektördeki liderliklerini devam ettirdiklerine vurgu yaptı.

Teknik Şartnamelerdeki Maddeler Daha Net Olmalı
İhale süreçlerinde yaşanan sorunlara da değinen Eren, teknik şartnamelerdeki maddelerin daha net olması gerektiğine işaret etti.?Teknik olarak teknik maddelerin daha net olması lazım ilerde bu şartnamenin itiraz edilebilecek noktalarının olmaması gerekiyor.Teknik raporların daha doyurucu olası lazım Üçüncüsü de kamu ihale kurumunun teknik şartname ve itirazları değerlendirebilmek için teknik yetkinliğinin daha yukarılara çıkması lazım.Bu üçü olduğu zaman bu öteleme ve iptal gibi sorunlar olmayacak diye düşünüyorum? değerlendirilmesinde bulundu.

İhale Süreci Dışarıdan Bağımsız Monitörlerle İzlenerek Yapılmalı!
Kamu Hastane Birliklerinin Profesyonelce ve modern alım teknikleriyle yönetilirse her iki taraf içinde faydalı olacağını söyleyen Eren, ?Daha büyük alımlar olacağı için karşı taraf fiyat avantajı elde edece. Rekabet daha da çetin olacak Bu bağlamda kurum için faydalı bir şekilde yürütülürse faydalı ve başarılı olur. Ama bu satıcı tarafından bakarsanız çok hassas bir konu. Çünkü büyük alımlar olacağı için ihaleyi kaybetmesi durumunda ciddi Pazar payı kaybetmiş olacak. Bu durumda sürecin çok şeffaf, şartnamelerin teknik olarak çok iyi hazırlanmış ve sürecinde çok iyi yönetilmiş olması faydalı olur. Bu monitörler tüm süreci baştan sona kadar izleyerek rapor haline getirirler? dedi.

Sağlık Dergisi – 01 Aralık 2o1o

Devamını Oku Yorum Yok

sürdürülebilir sağlık

Sürdürülebilir Sağlık için Notlar 1

Türkiye?de her gün binlerce kişi sağlık sisteminden faydalanıyor. Sosyal bir devlet olabilmenin ön koşullarından biri olan her vatandaşa eşit sağlık hizmeti sunabilmek için devletimiz büyük bütçeler ve çok sayıda insan kaynağını bu sektöre yönlendiriyor. Özel sağlık kuruluşlarını da eklediğimiz zaman ortaya pek çok ülkeden daha yaygın ve ileri bir sağlık hizmeti standardını yakalamış, ülkenin en büyük sektörlerinden biri çıkıyor. Tüm ülkelerde olduğu gibi Türkiye?de de sağlık sistemi çok önemli, çünkü her bir bireyin hayatının dönüm noktasında o bireyi daha iyiye veya daha kötüye götürebiliyor. Çok iyi tasarlanmış ve işletilen bir sistem tüm ülkeye güven verirken, sürekli hata yapan ve sürdürülmesi imkansız bir sistem ise o ülkede yaşayanlar için çözümsüz gibi görünen bir endişeye kaynaklık edebiliyor. Bu yüzden her ülke sağlık sistemini kendi sorunlarına özgü çözümlerle oluşturmuştur. Birbirinin tamamen aynısı sağlık sistemlerine rastlamak bu yüzden zordur. Bazı ülkelerde iyi yetişmiş doktor çok ama kaynak yoktur, bazılarında kaynak ve iyi yetişmiş doktor vardır ama teknoloji yeterince iyi değildir. Türkiye de kendine has bir sağlık sistemine sahip. Türk sağlık sisteminin en büyük özelliği ise sürekli ilerleme içinde oluşu. Yeni kararlar ve uygulamaların sık görüldüğü bir sektör olduğu için de sektörün duayenlerinin bir araya gelip güncel gelişmeleri takip etmesi, görüşlerini paylaşması çok önemli. 28 Haziran?da Siemens Sağlık Sektörü Dünya CEO’su Prof. Dr. Hermann Requardt’ın katılımı ile sağlık sektörünün üst düzey yöneticilerinin ve bürokratlarının biraya geldiği bir etkinlik düzenlendi. Türk Sağlık Sisteminin Geleceği ve Sağlıkta Sürdürülebilirlik başlıklı etkinliği yönetme onuru ise benimdi. Toplantıda Türkiye için çok önemli konuları ele aldık, birlikte tartıştık ve bazı sonuçlara vardık. Toplantıda aldığım notları aşağıda paylaşıyorum; Türkiye olarak 2010 yılında sağlık sektöründeki eğilimin yatırımların ertelenmesi yönünde olduğu belirtildi. Yatırım artış hızının son 5 senedeki seviyede olmayacağı ifade edildi. Hizmet alımlarının önümüzdeki dönemde artacağı belirtildi. Sektörün büyümesinin insan kaynağındaki artışa bağlı olduğu ifade edildi. 15 Şubat 2008 kararlarından sonra özel sektörün büyümesinin baskı altında olduğu belirtilerek bu kararların esnetilmesine ihtiyaç olduğunun altı çizildi. Yeni yapılan kamu hastanelerinin kapasitesi büyük hastaneler olarak inşa edilmesi ve yeni özel hastanelerin bu büyüklükte olmaması sebebiyle kamunun özelden daha hızlı büyümesinin beklendiği belirtildi. Sağlık Bakanlığı?nın yeni yatırımlarının (örneğin Kamu Özel Ortaklığı modeli ile yapılacak olan sağlık kampusları) uzun vadeli olduğu ve sektörün büyümesinde önemli bir rol oynayacağı ifade edildi. Devletin yürüttüğü sağlık politikalarının ve düzenlemelerinin özel kesimin kamudan daha az büyümesindeki önemli sebeplerden biri olduğu ifade edildi. Sağlık sektörünün geleceği ile ilgili yön gösterici bilgilerin (örneğin 5 yıllık projeksiyonlar) Türkiye?deki ve Türkiye dışındaki sağlık yatırımcıları ile paylaşılmasına ihtiyaç olduğu belirtildi. Döner sermayelerin, üzerlerinde biriken yükler sebebiyle kendilerini finanse edemediğine dikkat çekildi. SGK geri ödemelerinde kesintilerin belirlendiği kriterlerin daha objektif olabileceği ve kesintilerin bölgeden bölgeye değişkenlik göstermesi sıkıntılar arasında listelenirken; çözüm önerisi olarak da ?üniversite hastanelerinin belirli bir süre krediyle desteklenerek güçlendirilmesi ve finansal olarak kendi kendilerini taşıyabilir duruma getirilmeleri? ifade edildi. Türkiye?de özel sağlık sigortası sektörünün küçük olduğu ve cepten ödemeli hastaların yapısı gereği kırılgan olduğu belirtildi. Şu anki 1,5 milyon olan özel sigortalı sayısının 5 milyon seviyesine çıkması gerektiği ifade edildi. Sürdürülebilir sağlık hizmetleri için sağlık kurumlarının 5 ana faktörü arttırmaya odaklanmaları gerektiği ifade edildi: Gelirler, kârlılık, varlık verimliliği, organizasyonel etkinlik ve verimlilik. Doğru tasarlanmış sağlık teknolojilerinin sağlık maliyetlerinin düşürülmesine katkıda bulunacağı belirtildi. Özellikle radyoloji hizmeti alan hastanelerde uluslararası standartlara uygun olmayan tetkik seviyeleri olduğu ve kalite kriterlerine sadık kalarak sağlık teknolojisi yatırımlarının talebi karşılayacak seviyeye getirilmesi gerektiği ifade edildi. Radyoloji tetkiklerindeki uygulama hataları ve uygunsuzlukların, rassal örneklem denetimleriyle kolayca regüle edilebileceği belirtildi. Sağlıkta sürdürülebilir büyüme için sağlık yatırımlarında sermaye yeterliliği aranması gerektiği belirtildi. Hastanelerin dış kaynaklarla yatırım yapmasının varlık verimliliğini düşürdüğü, bu sebeple özkaynak-dış kaynak dengesi sağlanması gerektiği belirtildi. Özel sektörde önceki yıllardaki yüksek kârlılık oranlarının çok düştüğü, bu sebeple tüm özel hastanelerin organizasyonel maliyetlerini kontrol altında tutmak durumunda olduğu belirtildi. Sürdürülebilir bir sağlık sistemi için sağlık harcamalarının ve satın alınan hizmetlerin verimliliğinin kontrol altına alınması gerektiği ifade edildi. Sağlık Bakanlığı?nın ?denetleme rolünü? güçlendirmek için ?hizmet sunumundan? çıkması gerektiği belirtildi. Sağlık Bakanlığı?nın çıkacağı hizmet alanlarının hangileri olacağının netleştirilmesi gerektiği ifade edildi. Türkiye?de dünya standartlarında hastane zincirleri oluştuğu, sektörde eğitimli ve tecrübeli sağlık girişimcileri olduğu ifade edildi. Sektörün bu potansiyeli ile dış pazarlara açılacağı ve doğru stratejiler ile toplam 80-100 milyar dolar olan sağlık turizmi pazarından Türkiye?nin 5-10 milyar dolar pay alabileceği belirtildi. Özel sektörün tıp fakülteleri kurarak sağlıkta insan kaynağı arzını güçlendirebileceği belirtildi. Kamu hastane birliklerinin sağlık sektöründe, her bölgenin kendi performans hedefleri ile yönetilmesi sayesinde Sağlık sektöründe rekabetin olumlu yönde arttırılması ve sürdürülebilirliğe ve kalite artışına katkıda bulunacağı belirtildi. Kamu Özel Ortaklığı modelinin, sağlık hizmetinin kurumsal firmalar tarafından yürütülmesi için bir fırsat olabileceği, bu model ile farklı finansman modellerinin ve ekipman tedariğinde yeni uygulamaların sektöre getirilebileceği ifade edildi. Türkiye?deki Kamu Özel Ortaklığı modeli oluşturulurken İngiltere?nin NHS (National Health Service ?Ulusal Sağlık Hizmeti) ve PFI (Private Finance Initiative) modellerinin bir sentezinin baz alındığı belirtildi. Önümüzdeki 4-5 yıl içinde 80 ila 100 bin yatağın yenileneceği, bunların 50 bininin Kamu Özel Ortaklığı modeli ile yenilenmesinin planlandığı belirtildi. Yapılan bu yatırımların kamunun yatak kapasitesini değil, yatak kalitesini arttırmayı hedeflediği ifade edildi. Kamu Özel Ortaklığı modeli ile kamunun özel sektör ile aynı kalite ve seviyede sağlık hizmeti sunabileceği, bu durumda özel sektörün yapacağı yeni hastane yatırımlarının atıl kalması riskinin oluşacağı belirtildi. Önümüzdeki yazılarımda burada okuduğunuz notlarla ilgili yorumlarımı paylaşacağım.

Devamını Oku Yorum Yok

Inovasyon,sürdürülebilir sağlık

Sağlıkta Önemini Hiç Kaybetmeyen Bir Kavram: İnovasyon

İnovasyon, yani Türk Dil Kurumu’nun önerisiyle yenileşim, son yılların en gündemde olan başlıklarından biri. Bu kavramı detaylı incelediğimizde ise ?Değişen koşullara uyabilmek için toplumsal, kültürel ve yönetimsel ortamlarda yeni yöntemlerin kullanılmaya başlanması, yenilik.? tanımıyla karşılaşıyoruz. İnovasyonu İnsan-Sistem (ürün ve hizmetler) ile Organizasyon (süreç ve iş yapma biçimleri) başlıkları altında değerlendirmek mümkün. Buradaki İnsan faktörüne bağlı olan etkenleri müşteriler, iş ortakları ve çalışanlar; sistem faktörüne bağlı olan etkenleri de yüksek büyüme getirecek ürün ve hizmetler ile nakit yönetimi ve sürdürülebilirlik olarak niteleyebiliriz. İnovasyonun diğer ana başlığı olan Organizasyon’u ise yeni ürün geliştirme süreci, inovasyon fabrikaları ve çok yönlü organizasyon alt başlıklarıyla değerlendirebilir ve uygulanması gereken yaklaşımı yine bu başlıklarla sıralayabiliriz. Sağlıkta inovasyon çok önemli bir yer tutuyor.  1900’lerin başında Conrad Röntgen’in x-ışınını keşfetmesi sonrasında yapılan prototiple atılan ilk adım bize günümüzün en gelişmiş tıbbi görüntüleme cihazlarını kazandırdı. Her geçen gün gündemde daha fazla yer bulan moleküler tıp hızla gelişen ve inovasyon sayısı yüksek alanlardan biri olarak dikkat çekiyor. Ülkemizde Türk Moleküler Tıp Derneği tarafından organize edilen Uluslararası Moleküler Tıp Kongresi etkinlikleri temel tıp alanındaki araştırmacılar ile klinisyenleri bir araya getirerek hücre ve gen tedavisi, kardiyovasküler hastalıklar ve cerrahisi, cerrahinin moleküler tıp açısından incelenmesi gibi konuları masaya yatırıyor. Green+Plus Hospital konsepti ise tüm global firmaların alanlarındaki ‘yeşil teknoloji’ çalışmalarının bir yansıması. Bu kavramdaki ‘yeşil’, çevreci teknolojilerle kurulan, işletilen tasarruflu binaları temsil ederken; Plus kavramı ise sağlıkta kalite ve verimi yenilikçi yöntemlerle artırmayı ifade ediyor. Şu sıralar pek çok ülkenin kamu yönetimi tarafından sağlık sektöründeki çevreci yaklaşımlara yönelik kararlar alınıyor ya da hazırlık yapılıyor. Sitemdeki inovasyon kategorisi alanında tüm yeniliklerini sizlerle paylaşmaya devam edeceğim.

Devamını Oku Yorum Yok

ArGe

Sağlık Sektörünün Öncelikli Sorunlarına İlişkin Görüş ve Öneriler Hakkında TÜSİAD Görüş Belgesi

Sağlık Sektörünün Öncelikli Sorunlarına İlişkin Görüş ve Öneriler Hakkında TÜSİAD Görüş BelgesiTÜSİAD Sosyal İşler Komisyonu bünyesinde faaliyet göstermekte olan Sağlık Çalışma Grubu tarafından hazırlanan “Sağlık Sektörünün Öncelikli Sorunlarına İlişkin Görüş ve Öneriler Hakkında TÜSİAD Görüş Belgesi”, ilaç sektörü, hizmet sunumu sektörü, tıbbi teknoloji sektörü ve sağlığın finansmanı başlıkları altında mevcut sorunlara işaret ettikten sonra söz konusu konulara ilişkin öneriler sunmaktadır.

“Sağlık Sektörünün Öncelikli Sorunlarına İlişkin Görüş ve Öneriler Hakkında TÜSİAD Görüş Belgesi”ne ulaşmak için lütfen tıklayınız.

Devamını Oku Yorum Yok

Hospital Manager Röportajı – Hastane Yönetmek için Süpermen Olmak Gerek

Hastane Yönetmek için Süpermen Olmak Gerek ?Bugün en zor yönetilen iki organizasyon tersane ve hastane. Hastanelerdeki yönetim sisteminde; doktoru, hemşiresi, idari kadrosu, hizmetli kadrosu gibi acayip bir kompleks yapı var. İnsan yönetimi son derece zor ve skala birbirinden çok farklı. İyi bir hastane yönetimi için Süpermenlere ihtiyaç var. Kamu hastane birlikleri modeli çağdaş hastane yönetim anlayışının hayata geçirilmesinde yeterli bir sistem mi? Birlik modelinin şu anki sisteme göre daha modern ve etkili bir yönetim sistemi olduğunu düşünüyorum. Çünkü hastaneler hem derecelendirilecek, rekabet ortamı yaratılacak, hem de daha profesyonel bir yönetim kadrosuyla yönetilecek ve Sağlık Bakanlığı hastane grupları olacak. Uygulamanın artılar var. Sağlık sisteminin çok karmaşık bir yapısı var, yönetimi çok zor ve bu yapıyı yönetecek sınırlı sayıda sağlık yöneticisi yok. Kamu hastane birlikleri için bir de yönetim kurulu oluşturulacak. Bunların sağlık sisteminden ne kadar haberdar, yönetim konusunda ne kadar bilgi sahibi oldukları birer soru işareti. İşin ilk bakışta göze çarpan yönü, sağlık sistemi gibi büyük bir potansiyeli ne kadar yetkin, bilgili, tecrübeli kişilerin eline bırakacağımızla ilgili. Sistem, şeklen mantıklı görünüyor ama bunun için kaynağımız yeterli mi? Doğru kaynaklar mı? Bunlar sorgulanmalı. Hekimlik ve hastane yönetimi hizmetlerinin birbirinden ayrılması ve hekim kökenli olmayan yöneticilerin başa gelmesi kamu hastanelerini nasıl etkiler? Kişi hem hekim hem yönetici olabilir, bunu yanlış bulmuyorum. Hastanenin başında illa ki endüstri mühendisi veya işletmeci olacak diye bir kaide yok. Tıp eğitimi üzerine alınan yöneticilik eğitimiyle veya yöneticilik tecrübesiyle de hastane yönetilebilir. Keskin ayrımlar yapmamak lazım. Önemli olan bilgi, yetkinlik ve tecrübedir. Sağlık Bakanlığı hastaneleri son 5-10 yılda daha geliştiler, yatırım açısından da çıta yükseldi. Gidilecek daha çok yol var elbet. Özel sektörün içinde bulunduğu koşullarla Sağlık Bakanlığı hastaneleri arasında dengesizlik olduğu tartışması hep vardır. Rekabet ortamı yaratılacaksa bunları eşit olmaz lazım. Özel sektör üzerindeki bazı yaptırımların kaldırılması lazım ki gerçek anlamda bir eşitlikten bahsedelim. Sağlık sektörünün denetimi de çok hassas bir konu. Bunun da yapılması gerek. Bir şeyleri serbest bırakırken arka tarafta bir takım denetim mekanizmaları da olmalı. Kontrol olmadığı için birden çok sert yaptırımlar getiriliyor. Bence ana problem burada. Sağlık sistemini orta ve uzun vadeli olarak derinlemesine değerlendirip stratejiler oluşturup bunu uygulamaya geçiremiyoruz. Biraz daha kısa vadeli bakıyoruz. Hastaneler özelleştirilecek olması zaman için özelleştirmeyi de beraberinde getirir mi? Şart değil. Özerkleştirme de yeterli bir faktör. Devlet sağlıktan elini çekecek mi yönündeki soruya cevap vermek çok kolay değil. Bence çekmesi şart değil. Özerk şekilde olması daha doğru. Birlikler için oluşturulacak yönetim kurulları, hastaneleri siyasi kadroların odağı haline getirilmesinde risk taşır mı? Bundan mümkün mertebe kaçınmak lazım. Sağlık sektörü çok büyük bir potansiyel. Sağlık Bakanlığı 850?ye yakın hastanesiyle en büyük KİT. Buranın siyasi odak haline getirilmemesi lazım. Kamu hastane birlikleri modeline geçiş döneminde bu sorunun cevabı çok hassas. Bu tehlikeye çok dikkat etmeleri lazım, aksi takdirde proje çöpe gider. Birlikler, vatandaş için paralı sağlık hizmetinin başladığı, cepten ilave ücret ödemeden hizmet alamayacağı bir dönem olarak öngörülebilir mi? Böyle bir durum olacağını zannetmiyorum. Türkiye?de şu anki Genel Sağlık Sigortası (GSS) çok cömert. Bildiğim kadarıyla dünyanın hiçbir yerinde olmadığı kadar cömert bir GSS ülkemizde var. Şu anki, sağlık finansmanını gözden geçirmekte fayda var. Çünkü, sağlık hizmetlerini tüketmek çok kolay. Sağlıkta, iktisatta olduğu gibi arz-talep dengesi bulmak gibi bir formül de yok. Sağlık hizmetlerini ne kadar açarsanız o kadar fazla tüketiyor insan. Bence burada GSS paketini gözden geçirmekte fayda var. Kişilerin ve kurumların, özel sigortaların devreye girip bazı katkı paylarının olması lazım. Sevk zincirinin çok iyi işletilmesi lazım. Sevk zinciri ve GSS paketinin şu anki durumu iki önemli konu, bunların gözden geçirilmesi lazım. Profesyonel bir hastane yönetiminin olmazsa olmaz koşulları nelerdir? Bugün en zor yönetilen iki yer tersane ve hastane. Böyle bir algı var. Hastane yönetimi pek çok konuyu kapsıyor. Birincisi personel yönetimi. Bu o kadar karmaşıktır ki; doktoru, hemşiresi, idari kadrosu, hizmetli kadrosu gibi oldukça kompleks bir yapı var. İnsan yönetiminin son derece zor olduğu bir faktör ve skala çok farklı. Doktor gibi çok üst düzey eğitim alandan normal bir hizmetliye kadar değişen bir skala var. Bunun dışında finansal, yatırım ve teknoloji yönetimi de, doğru yönetilmesi gereken oldukça önemli konular. Ayrıca bu yapıda çok ciddi süreçler var, birbirini etkileyen süreçler bunlar. Yönetimi son derece zor. Sağlık yüksek bilgiye dayalı bir hizmet sektörü; işin içinde tıp var. Hasta güvenliği yine ciddi bir başka konu. Dolayısıyla hukuk başka bir faktör. Yönetim gittikçe daha da zorlaşıyor. İyi bir hastane yönetimi için pek çok Süpermen?lere ihtiyaç var. Birlik modeli, içinde bulunduğunuz sektörü nasıl etkileyecek? Kamu hastane birlikleri modeliyle çok sayıda hastane birlik haline gelecek ve birlikler yatırım kararlarına topluca karar verecek. Bugün hastaneler birer birer satın alım yapıyor. Artık daha büyük alıcı gruplarıyla karşılaşacağız. Bu da alım şekillerini değiştirecek. Artıları da eksileri de olacak mutlaka. Planlamanın çok iyi yapılması gerekir. Toplu alımlar yapılırken alıcı daha avantajlı duruma geçecek. Bu bir artı. Alım kriterleri iyi belirlenmezse, bu büyük güç yanlış şekillerde kullanılırsa ve bilinçli satın alımlar yapılmazsa ciddi zorluklar ortaya çıkabilir.

Devamını Oku Yorum Yok

IT

Soarian MedSuite Hastanelere Kalite Getirecek

Siemens tarafından geliştirilen Soarian MedSuite, doktorlara ve hastalara büyük kolaylık sağlayacak. Soarian MedSuite Hastanelere Kalite Getirecek Siemens ve Simeks işbirliği çerçevesinde hastane bilgi ve yönetim sistemi Soarian MedSuite?in tanıtım toplantısı 10 Mayıs tarihinde gerçekleşti. Hastaların sağlık kayıtlarını elektronik ortamda tutmalarını sağlayan Soarian MedSuite, hastanın randevu alması ile başlayan süreci SGK ve özel sağlık kurumlarına fatura gönderilmesine kadar tek bünyede tamamlıyor. Bu süreç ise kurumlara hem maliyet hem de zaman tasarrufu kazandırıyor. Toplantının açılış konuşmasını yapan Siemens Tıp Çözümleri Direktörü Ufuk Eren Soarian MedSuite için, ?Sistemi The FCA has far greater resources than the OFT and can be expected to take a much more proactive approach to supervising consumer and policing the perimeter. Türkiye ile bütünleştirmek için çok çalıştık ve Türkiye için kimsenin cesaret edemediği büyük bir yatırım yaptık. Sağlık hizmetlerindeki kaliteyi artırıp verimli çalışmayı ön plana çıkararak Soarian MedSuite?in meyvelerini almak istedik. Bu yatırımla çok iyi geri dönüşler alacağız? dedi. Ürün hakkında bilgi veren Siemens Sağlık IT Birim Yöneticisi Dr.Alper Alsan, hastaların sağlık kayıtlarını elektronik ortamda tutmalarını sağlayan ürünün ön yüz tasarımının, tek ekran kullanımı sunan kullanıcı dostu ekranlar sağladığını söyledi. Soarian MedSuite yazılımında hastanın tüm tanı, görüntüleme ve laboratuar bilgileri tek sistem üzerinden ilgili hastane bölümlerince görüntülenirken, geçmiş ve güncel bilgilerine gerekirse uzaktan da erişilebiliyor. Yazılım, Türkiye faturalama ve klinik uygulamalarına göre çalışıyor ve tamamı Türkçe. BT Haber

Devamını Oku Yorum Yok

SGK

Küçülme Sürecek

Pek çok sektörde olduğu gibi sağlıkta da 2009 çok parlak geçmedi. 2008 yılında Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu?nun aldığı bazı kararlar ve global ekonomik kriz nedeniyle sektördeki yatırımlarda ciddi bir daralma söz konusu oldu. Daha önceden kararı verilmiş olan özel sağlık yatırımları hayata geçirilemedi. Sağlık sektörünün alt sektörlerinden biri olan ileri tıbbi görüntüleme teknolojileri pazarı için de benzer sıkıntılar söz konusu. 2008 yılında 188 milyon dolar büyüklüğe sahip olan pazarın cirosu, 2009?da 146 milyon dolara geriledi. Daralma 2009?da yüzde 40?a ulaştı. Küçülme SürecekUzmanlar, sektördeki küçülmenin bu yıl da devam edeceğini öngörüyor. Siemens Sağlık Direktörü Ufuk Eren?in, sektöre ilişkin yorumları şöyle: ?2010 yılında sağlık sektöründe 2009 yılına göre yüzde 8?lik bir büyüme bekleniyor. Sağlık hizmetlerine olan talep hiçbir zaman azalmayacağı için sektördeki yatırım cazibesi her zaman mevcut. İleri tıbbi görüntüleme ürünleri pazarının ise 2010 yılında 133 milyon dolar olacağını tahmin ediyoruz. Bu, yaklaşık yüzde 9?luk bir daralma demek. Sektörün uzun vadeli hedefi, erken teşhisin önemini daha belirgin hale getirmek. Erken teşhisin toplam sağlık maliyetini azaltıcı yöndeki etkisi konusunda, toplumda ve sağlık karar vericilerindeki farkındalığın artması gerekiyor. Sağlıkta kısa vadeli strateji ve uygulamaların yanında, orta ve uzun vadeli strateji ve uygulamalar yapılmalı ve takip edilmeli?. 2009 yılında 146 milyon dolar olan pazarın, bu yıl yüzde 7 daralarak 133 milyon dolara gerilemesi bekleniyor. Capital Dergisi

Devamını Oku Yorum Yok

Kalite

Global Liderliğe Yükseldi

Her yöneticinin kariyerinde mutlaka bir dönüm noktası vardır. Bugün Siemens Sağlık Türkiye ve İsrail Türkiye Direktörü pozisyonunda görev yapan, TÜSİAD?da sağlık icra komitesi başkanlığı görevini yürüten ve Siemens?te geçen ay global bir projede liderlik görevi alan Ufuk Eren?in dönüm noktası yeni mezunken International Hospital?da üstlendiği ilk işi oldu. ?Orada çalışmak bana acayip bir ufuk açtı? diyen Eren, şöyle devam ediyor: ?Türkiye?nin o zamanlar en modern hastanesinde, dünyanın en ileri teknoloji cihazlarından sorumlu oldu. Tüm o cihazların satın alınmasını, bakımını yapmam kariyerimde çok önemli kapılar açtı?. Global Liderliğe YükseldiEren, İsviçre?de doğmuş ve çocukluğunu orada geçirmiş bir isim. Eren, ?Çok kültürlü yapıda farklı bakış açılarını görebiliyorsunuz. İsviçre, İngiltere ve Almanya?da çalışmam sayesinde farklı kültürlerde, farklı insanlarla çalışma yetkinliğim arttı? diyor. Ufuk Eren, Siemens?e yeni iş ve yatırım alanları açacak global bir projenin liderliğine getirildi. ?Kariyerimde sürekli yükselen bir trend izledim? diyen Eren, dünya çapında bir projenin liderli olmaktan dolayı çok mutlu. Bunun dışında zamanının önemli kısmı organizasyon yapısının ve süreçlerinin güçlendirilmesiyle geçiyor. Önceliklerini şöyle ifade ediyor. ?3 tane büyük laboratuar şirketi satın aldı. Bunların entegrasyonu başlayacak. Ayrıca Central Eastern Europe bölgesindeki 19 ülkenin bazı süreçlerinin yönetiminden Avusturya?nın başında direktörle birlikte sorumluyuz?. Eğitim Yolu: Işık Lisesi (1985) / İTÜ Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği (1989) / Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği yüksek lisans (1992) / İstanbul Üniversitesi Hastane Yöneticiliği Programı (1995) Kariyer Yolu: Tıbbi Ekipmanlar Müdürü ? International Hospital (1990-1992) / Klinik Mühendisliği ? Kanton Hastanesi (1992 – 1992) / Teknik mühendis pazarlama sorumlusu (1992-1993) / Bölge satış yöneticiliği, satış ve pazarlama müdürü, Türkiye direktörü, Türkiye ve İsrail direktörü ? Siemens Sağlık Türkiye (1993 – ?) Capital

Devamını Oku Yorum Yok